ATATÜRK VE YERLİ MALI
Yalova'da uzun süre kaldık. Akşamları Atatürk'ün sofrası yine konuklarla dolup taşıyor, birçok yurt sorunları bu sofrada görüşülüyordu. Bir akşam yerli malı
kullanılması üstüne bir konuşma oldu. Herkes düşüncesini söylüyor, yurtta yerli endüstrinin gelişmesi için büyük bir kampanya açılması, herkesin yerli malı
yemesi, yerli malı giyinmesi isteniyordu. Yerli Malı Haftası'nın açıklanışı da bu günlere rastlar. Atatürk, herkesin öne sürdüğü düşünceleri, her zamanki dikkatiyle
dinleyip:
"Bundan sonra önder olarak
benim de yerli malı kullanmam gerek. Gardıroptaki elbiselerimi getirin. Köşkün önünde yakın" buyruğunu
verdi.Herkeste bir sessizlik... O şen,
gürültülü sofra sanki bir anda mezar sessizliğine
bürünmüştü. Herkes birbirinin yüzüne
bakıyordu. Sessizliği ilk önce, konuklar arasında
bulunan Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay bozmaya
cesaret edebildi: "Paşacığım, elbiseleri yakmayın, birer tanesini bizlere verin. Biz de
hatıra olarak saklayalım" deyince, Atatürk hafifçe gülümsedi:
"Peki" dedi. Orada hazır bulunan herkese birer kat elbise verildi.
Bir gün sonra Beyoğlu'nun tanınmış terzilerinden Arman, Yalova'ya getirildi. Atatürk, Köşk'tekilerin gözleri önünde yerli kumaştan elbiselerini kestirdi ve diktirdi. O olaydan sonra Atatürk,
elbiselerini hep yerli kumaştan seçip Arman'a diktirmiştir.
Bir daha İsviçre'den
kumaş gelmedi.
( Cemal Granda
)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.